YILLAR GEÇTİ SEN DEĞİŞMEDİN
Hangisi daha ağır? Kimsesiz bir geceye uyumak mı, kimsesiz bir sabaha uyanmak mı? Aklımızı başka birinde bıraktığımızda, kalbimizi yeni birine adayamamak mı?
Ne kadar yalnız geçse de günlerim ve ne kadar sıksa da kalbimi bu koca boşluk, seni hiç aramayacağım sevgili, seni arayacak bahaneleri tükettim çünkü. Yıllarca her döndüğünde yüzüm ömrüne, ruhundaki karanlığı gördüm.
Hiç düşmedin, hiç bitmedin, hiç sönmedin ama bir türlü yanmayı da beceremedin. Ellerde gördüğüm sıcaklığı, senin o karanlık yüzünde bir kere göremedim.
Dönüp dönüp bana gelişinin basit sebepleri olmalıydı, hatta son derece çıkarcı. O yüzden nefret ettim hep, ufak hesapların adamı olduğun için gözlerim kırıldı gözlerinde.
Sen hangi baharda kaybettiysen kendini, hala orada arıyorsun ama mevsim geçti, bahar bitti, kış bitti, hatta zaman sonsuz bir gecede asılı kaldı senin ömründe.
Şimdi yaş geçmiş, ömür geçmiş, yol bitmiş ve sen hala sayıyorsun yerinde. Oysa bugün, yani doğum gününde, en azından bir adım büyümeliydin hayatın bir yerinde.
Ne ağır hasarı varsa ruhunun, ne ağır bir darbe aldıysan geçmişte, bir türlü bırakmadı aklının derinliklerini o şeytan ve seni kendinden bile usta yaptı anlaşılan.
Çok sevince düzelmiyor yürekler, hatta tam tersi daha da kötüleşiyor, kendini o saflıkta tecrübelendiriyor kirli emeller. O yüzden artık sevemiyorum seni.
Yaşın gelmiş kaça, gördüklerin ulaşmış başa ama senin aklın hala üç kuruşluk palavralarda. Yine yanıyor için kıpır kıpır, oysa hayat dediğin senin gördüğünden daha büyük bir oyun. Nasıl bu kadar sığ kalmayı başarıyor aklın?
Seni çok daha fazla sevebilirdim belki, hiç kimsenin bir daha kimseyi sevemeyeceği kadar çok ama gördüğüm manzarayı bir bilsen buradan, utanırdın bakmaya gözlerine aynadan…
Belki biraz daha kanabilirdim sana ama senin aksine, ben her doğum günümde büyüdüm be adam….
Candan Ünal
candanmektuplar@msn.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder